IV. Dış Politika Akademisi | Kapadokya Üniversitesi

IV. Dış Politika Akademisi

Uluslararası İlişkiler Konseyi Derneği (UİK) tarafından düzenlenen “Dış Politika Akademisi” başlıklı eğitim ve sertifika programının dördüncüsü, 11 - 14 Ekim 2018 tarihleri arasında Kapadokya Suhan Otel’de gerçekleştirilecektir. T.C. Dışişleri Bakanlığı, Kapadokya Üniversitesi, Kadir Has Üniversitesi Türkiye Çalışmaları Merkezi, Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi ve Nişantaşı Üniversitesi’nin destekleriyle düzenlenecek olan “Dış Politika Akademisi”, Türkiye’nin uluslararası ilişkileri ile ilgilenenler ile dış politika yapımında etkili aktörler ve konuyu akademik düzeyde araştıran uzmanları biraraya getirerek ilgili alanda kuram ve pratik ilişkisinin kurulduğu akademik ve mesleki bir eğitim fırsatı sunmayı hedeflemektedir.

Eğitim programının öncelikli hedef kitlesi, dış politikaya ilgi duyan veya bu alanda çalışan akademisyenler, akademisyen adayları, sivil toplum kuruluşlarında çalışan kişiler, uluslararası ilişkiler ve ilgili alanlarda yüksek lisans veya doktora yapan öğrenciler başta olmak üzere, kamu kurum ve kuruluşlarının ilgili birimlerinde çalışan uzmanlar, araştırmacılar ve medya çalışanlarıdır.

Etkinlik temel olarak lisans öğrencilerine yönelik olmamakla birlikte, programın akışına uygun sayıda son sınıf lisans öğrencisine katılım imkânı sunulabilecektir.

Akademi Çalışma Yöntemi

Akademinin eğitim programı, alanında uzman akademisyenler ile Türkiye’nin dış politika oluşum sürecinde etkili kurum temsilcilerinin sunuşlarının yanısıra simülasyon ve katılımcı panellerini kapsayacaktır. Programda amaçlanan, katılımcıların ilgili uzmanlarla ve kendi aralarında açık bir tartışma ortamında iletişim kurmalarını ve program sonrasında bağlantılarını sürdürme olanağı elde etmelerini sağlamaktır. Program öncesinde katılımcılara ilgili uzmanlar tarafından hazırlanan bir okuma listesi verilecektir.

Katılımcı Panelleri

2018 UİK Dış Politika Akademisi’nde bu yıl ilk defa katılımcı panellerine de yer verilecektir. Bu çerçevede Akademiye katılmanın yanısıra ayrıca bildiri sunmak isteyenlerin aşağıdaki temalar çerçevesindeki sunum önerilerini www.uik.org.tr/c/1640/dis-politika-akademisi linkinden ulaşabilecekleri bildiri formuna uygun biçimde en geç 17 Ağustos 2018’e kadar uikonseyi@gmail.com adresine göndermeleri gerekmektedir. Katılımcı panellerinde akademisyenler ile doktora öğrencilerine öncelik verilecektir.

Panel 1

Dış Politikanın Temel Konuları ve Komşu Alanlarla Bağlantılar

Dış politikanın komşu alanlar ile ilişkileri nasıl şekillenmiştir? Ekonomi-Politik, Güvenlik, Strateji, Hukuk ve Tarih vb. alanlarda dış politika ile ilgili ne tür araştırmalar yapılmaktadır? Komşu alanlarla dış politikanın ayrımı nasıl yapılır? Alanlar arasındaki sınırlar nasıl çizilmektedir? Dış politikanın komşu alanlardan yararlanması mümkün olabilir mi? Komşu alanlarda geliştirilen kuramların dış politika analizine uyarlanması ile disiplinler arası çalışmaların dış politika alanına katkıları nasıl geliştirilebilir? Uluslararası İlişkilerin ana kavramları ve sorunları dış politikada nasıl çalışılır?

Panel 2

Türk Dış Politikası Çalışmaları

Türkiye’de dış politika alanındaki çalışmalar nasıl bir gelişim süreci izlemiştir? Türkiye’de ve dünyada Türk Dış Politikası üzerine yayınlanmış ve özellikle üniversitelerde ders kitabı olarak kullanılan kitapların temel özellikleri, alana katkıları ve eksiklikleri nelerdir? Türk Dış Politikasına ilişkin literatürde hangi kuramsal ve kavramsal çerçeveler ağırlıklı olarak kullanılmaktadır? Türkiye’deki dış politika çalışmaları ile dünyada bu alanda yapılan çalışmalar arasındaki ilişki nasıl gelişmiştir? Türk Dış Politikası çalışmalarında hangi alt-alanlara ve bölgelere ağırlık verilmektedir? Kuramsal ve ampirik tercihlerin belirli nedenleri var mıdır? Türkiye’de Türk Dış Politikası çalışanların akademik çalışmalarında karşılaştıkları temel zorluklar nelerdir, bu zorluklar nasıl aşılabilir?

Başvuru

Dış Politika Akademisi’ne katılmak isteyenlerin www.uik.org.tr/c/1640/dis-politika-akademisi linkinden ulaşabilecekleri katılım formunu doldurarak uikonseyi@gmail.com adresine iletmeleri gerekmektedir. Başvurular en kısa sürede değerlendirilerek başvuru sahiplerine bilgi verilecektir.

Son başvuru tarihi 3 Eylül 2018’dir.

Slider Görseli: II. Ramses Kadeş Savaşı esnasında. Bu tasvirin orijinali firavunun kendi adına Ebu Simbel’de yaptırdığı büyük tapınağın duvarlarında rölyef olarak yeralmaktadır.

Haber Görseli: Hitit Kralı III. Hattuşili ve Mısır Firavunu II. Ramses arasında M.Ö. 1258 yılında imzalanan Kadeş Barış Antlaşması’nın 1906’da Boğazköy kazıları sonucu gün ışığına çıkarılan ve çivi yazısıyla Akkadça kil tablet üzerine yazılmış olan kopyası.

Kadeş Antlaşması tarihte iki eşit devlet arasında barış adına yapılmış diplomatik girişimlerin bilinen en eski yazılı örneğidir. Bu öneminden dolayı Boğazköy’de bulunan ve bugün İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde sergilenen tabletin iki metre boyundaki bakır kopyası New York’taki Birleşmiş Milletler Binasının duvarına asılmıştır.

Hitit Krallığı İmparatorluk Yolunda

Hitit devleti, klasik anlamda I. Hattuşili (M.Ö. 1650-1620)* ile başlar. Kızılırmak yayı içinde Hattuşa merkezli kurulan krallık çok geçmeden büyüme ve genişleme eğilimi gösterir. Bu eğilimin ihtiyaç duyduğu ekonomik gücü sağlayacak ilk hedef ise Kuzey Suriye olur. Mezopotamya ve Anadolu arasında bir geçit teşkil eden bu bölge aynı zamanda Akdeniz’e olan kıyısıyla ticaret yollarının ve özellikle de kalay ticaretinin kesiştiği bir noktadadır.

Kalayın bakır ile alaşımından ortaya çıkan bronzun keşfi ve yaygın bir şekilde kullanılmaya başlanmasıyla daha dayanıklı silahlar üretilebiliyordu. O zamanlar Anadolu’da yeterli sayıda bakır madeni bulunurken kalayın denizaşırı ülkelerden temin edilmesi gerekiyordu. Kısacası kalay ticaretini kontrol eden, bronz yani silah üretimini de kontrol ediyordu.

Üzüm ve zeytin yetişen bereketli tarım alanlarıyla, zengin liman kentleri ve ticaret merkezleriyle, inşaat ve gemi yapımı için o zamanın makbul hammaddesi olan Lübnan kıyısındaki sedir ağacı ormanlarıyla bu bölgeyi kontrol etmek Hitit dış politikasının temelini oluşturmuştur. Ancak buna itiraz edenler de olacaktı: Mitanni Krallığı ve Mısır…

Böylece dönemin bu üç büyük gücü arasında yüzlerce sene sürecek olan ve zaman zaman kendilerine bağlı küçük krallıklar üzerinden yürüttükleri vekâlet savaşlarıyla, zaman zaman ise doğrudan karşı karşıya gelecekleri bir mücadele dönemi başlar.

I. Hattuşili zamanında Kuzey Suriye'de en önemli politik güç Halpa (Halep) merkezli Yamhad Krallığı’ydı. Hattuşili, Halpa’nın başını çektiği konfederasyonun içerisinde vasal veya müttefik statüsüyle yeralan küçük krallıklar ve şehir devletlerine seferler düzenleyerek Yamhad Krallığı’nın gücünü kırmaya çalışır.

Ardından tahta geçen Murşili, Kuzey Suriye’deki şehir devletlerini devreden çıkartarak Halpa’yı ele geçirir. Mezopotamya ticaret yollarını kontrol altına alır ve ordusuyla Babil’e kadar ilerleyerek Hammurabi hânedanına son verir. Ancak Murşili’nin Hantili tarafından öldürülmesi bir karışıklık dönemi getirir ve Hititler Torosların güneyindeki ülkeler ile Güneydoğu Anadolu’daki diğer bölgeleri Mitanni Krallığı’na kaptırır.

Casus Belli: Kadeş Krallığı ve Prensin Ölümü

Özellikle III. Thutmosis'in Asya Seferlerinin bir sonucu olarak Mısır’ın Suriye’deki etkisinin giderek güçlendiği bir dönemde Hitit tahtına çıkan I. Şuppiluliuma, Anadolu’daki hâkimiyetini sağlamlaştırmadan Mısır ile karşı karşıya gelmemek için özen gösteriyordu. Ancak Mısır’a bağlı Kadeş Krallığı’nın Hitit birliklerine saldırması üzerine tereddüt etmez ve Kadeş’in yanısıra Suriye ve Kuzey Mezopotamya’nın bazı bölgelerini Hitit Krallığı’na katar.

Mısırlılar Kadeş’e bir saldırı düzenler. Bu saldırı, I. Şuppiluliuma tarafından Mısır bölgesinde bulunan Amka’ya düzenlenecek saldırının bahanesi olacaktır. Mısır’ın Suriye’deki çıkarları için stratejik bir konumda bulunan Amurru Krallığı da Hititlere boyun eğer. Mitanni devleti ise Hititlere bağlı bir krallık hâline gelir ve tehdit olmaktan çıkar.

I. Şuppiluliuma Karkamış’ı kuşattığı sırada Mısır’dan bir haberci gelmiştir. Mısır kraliçesi kısa bir süre önce ölen firavunun yerine evlenmek üzere Şuppiluliuma’dan oğullarından birini istemektedir. Firavunun dul eşi ile evlenecek olan kişi aynı zamanda Mısır tahtına geçecektir. Şuppiluliuma ilk başta bunun bir tuzak olabileceğinden şüphelenir. Fakat daha sonra bir oğlunu kraliçe ile evlenmesi için Mısır’a yollar. Ancak Mısır'a gönderilen Hitit prensi Mısır sarayındaki iktidar çekişmeleri sonucu yolda öldürülür ve tahta başkası çıkar.

Hitit kralı bundan sorumlu olduğunu düşündüğü yeni firavuna** suçlayıcı bir mektup yollar. Ardından oğullarından Arnuwanda'yı kardeşinin intikamını alması için Mısır topraklarına sefere yollar. Hattuşili’den yaklaşık 300 yıl sonra Hitit ve Mısır devletleri arasındaki çekişme sıcak savaşa dönüşmüştür.

İki Süper Güç Karşı Karşıya

M.Ö. 1350'lerden itibaren Suriye civarlarında giderek güçlenmeye başlayan Hititler, Doğu Akdeniz’deki etkinliklerini kaybetmek istemeyen Mısırlılar açısından büyük tehlike arzediyordu. Mısırlıların etkin bir şekilde kontrol etmesi için fazla kuzeyde, Hititlerin etkin bir şekilde kontrol etmesi için fazla güneyde kalan Kadeş şehri ise sadece önemli bir ticaret merkezi olarak kalmayıp bu iki imparatorluğun da bir diğerine gücünü kabul ettirebileceği bir sembol hâline gelmişti.

Mısır Firavunu I. Sethos daha önce Hititler üzerine sefer düzenleyerek Şuppiluliuma’dan beri Hitit kontrolünde bulunan Kadeş kalesini ele geçirdiyse de bu mağlubiyetten büyük bir hasar almadan çıkan Hititler hâlâ güçlü bir şekilde ayaktaydı ve Kadeş’in kontrolünü kısa bir süre sonra geri almışlardı. I. Sethos'un ölümünden sonra Mısır tahtına geçen II. Ramses Hitit sorununu öncelikli çözülmesi gereken konular arasına alır ve saltanatının ilk yıllarını tamamen bu meseleye ayırır.

M.Ö. 1274 yılının Nisan ayında II. Ramses'in orduları Hitit ordularını Suriye'de bulup yok etmek için yola çıkar. Hitit tahtında ise Şuppiluliuma’nın Suriye üzerindeki planlarını gerçekleştirmek yönünde bir siyaset benimsemiş olan kral II. Muvatalli oturmaktadır.

İki ordu Kadeş yakınlarında karşı karşıya gelir. Burada yaşanan büyük meydan muharebesinde her iki taraf da ağır kayıplar verir ve taraflardan hiçbiri diğerine tam olarak üstünlük kuramaz. Ancak Kadeş kenti Hititlerde kalırken II. Ramses savaştan önce aldığı yerlerden çekilmek zorunda kalır. Zamanın iki büyük gücü arasında yaşanan gerginliğin önemli sebeplerinden bir olan bölgedeki Amurru Krallığı da Hitit vasalı olarak kalmaya devam eder. Büyük Ramses “Tanrı Amon'un ilahi gücü ile Hititleri yendim” dese de Suriye seferinden eli boş dönmüştür.

Savaş Sonrası

II. Muvatalli savaştan iki yıl sonra 1272’de ölür. Beş sene süren taht çekişmelerinin ardından III. Hattuşili, M.Ö.1267’de Hitit tahtına oturur.

Büyük Kral, III. Hattuşili’dir artık. Bu dönemde Ön Asya’nın politik haritası da değişmiştir. Assur devleti, Mitannilere son vermiş ve bu bölgede ağırlığını günden güne hissettirmeye başlamıştır. Böyle bir ortamda Hattuşili, Mısır, Assur ve Babil kralları ile karşılıklı mektuplaşarak ince bir diplomasi yürütür ve Hatti sınırlarını neredeyse hiç savaşmadan korumayı başarır.

Bir iki istisna dışında Hitit ve Mısır ilişkileri bir soğuma dönemine girer. İki taraf da birbirlerine öldürücü darbeyi vurmaktan çekinmektedir. Mevcut siyasi durum aslında iki tarafın da işine gelmektedir ve elçiler karşılıklı olarak mesajlar taşımaya devam eder. M.Ö. 1258’de II. Ramses ve III. Hattuşili arasında Kadeş Barış Antlaşması imzalanır ve böylece iki büyük gücün nüfuz sahaları kalıcı olarak belirlenir.

Antlaşma

Kadeş Barış Antlaşması zamanın diplomatik dili olan Akkadça ve Mısır dilinde yazılmıştır.

Bir yüzünde kral Hattuşili, diğer yüzünde kraliçe Puduhepa’nın mühür damgaları bulunan ve gümüş bir tablet üzerine yazılarak Mısır’a gönderilen Akkadça kopya bugüne değin bulunamamıştır. Aynı şekilde Ramses de antlaşmayı gümüş tablet üzerine yazdırıp mührünü bastıktan sonra Hattuşili’ye göndermiş olmalı. Ancak bu tabletten de herhangi bir iz yoktur.

Ramses anlaşma metnini ayrıca Mısır hiyeroglifleriyle Karnak’taki Amon-Ra ve Luksor'daki Ramesseum Tapınağının duvarlarına yazdırır. Fakat bu metinlere göre Hitit Kral sanki Ramses’ten af dilercesine barış istemektedir. Ramses’in iç siyasete yönelik propaganda malzemesi olarak kullanmak amacıyla anlaşma metnini kendi lehine değiştirdiği düşünülüyor. Çünkü Kadeş Savaşı objektif bir biçimde ele alınırsa Hititlerin askeri açıdan daha başarılı olduğu ve Ramses’in ağır bir yenilgi almaktan son anda kurtulduğu görülür. Savaştan sonra yaşanan siyasi ve askeri gelişmeler de Hititlerin lehinedir.

Osman Hamdi Bey, Theodora Makridi Bey ve Hugo Winckler tarafından 1906 yılında gerçekleştirilen Boğazköy kazılarında gün ışığına çıkarılan anlaşmanın kil tablet üzerine yazılmış Akkadça metninde de görülür ki anlaşma iki eşit devlet arasında imzalanmıştır ve iki devlet arasında eşitlik ilkesine dayanılarak imzalanan bilinen ilk yazılı antlaşma olması sebebiyle hem tarihî hem de diplomatik açıdan oldukça önemlidir.

Bu antlaşma bir saldırmazlık sözleşmesidir. Ayrıca karşılıklı askeri yardım ve kaçak iadesi konularını da içerir. Antlaşmanın başında imza koyan kralların adları ve soyağaçları ile aralarındaki dostluk ilişkileri yeralmaktadır. Son bölümünde ise Mısır ve Hitit tanrıları tanık olarak çağrılmakta, antlaşmayı bozacak olana lanet, koruyacak olana esenlik dilenmektedir.

Antlaşmadan Sonra

Hattuşili ile Ramses ve onlardan sonra gelen krallar Kadeş Barışı’na uygun hareket etmiş ve sonraki dönemlerde Hitit-Mısır ilişkileri daima barış ve dostluk temeli üzerine oturmuştur.

Antlaşmanın imzalanmasından birkaç yıl sonra iki ülke arasındaki bağlar Ramses’in Hattuşili’nin bir kızını eş olarak almasıyla sağlamlaştırılır. Kuzey Suriye’de bulunan ve yaşanan gelişmeler doğrultusunda sürekli taraf değiştiren yerel krallıklar bölgede bulunan her iki gücün ortak çıkarlarına birden hizmet etmeye başlar. Doğu Akdeniz ticaretinde önemli bir merkez olan Ugarit şehri Hatti ve Mısır arasındaki ticaretin odak noktası hâline gelir.

Amurru Devleti ise iki büyük güç arasındaki diplomasinin ve ticari ilişkilerin merkezi olarak hizmet etmiş ve Amurru’nun başında bulunan yerel yöneticiler, gidip gelen elçiler, değerli hediyeler ve gelinlerden oluşan trafiğin başarıyla idare edilmesinden sorumlu olmuştur.

Antlaşma Metni

Mısır Memleketi Kralı, Büyük Kral, Kahraman Ra-maşe-şa mai Amana’nın Hatti memleketlerinin büyük Kralı Hattuşili ile iyi dostluklarının, kardeşliklerinin ve büyük krallıklarının devamı için yaptıkları antlaşmadır.

Bunlar, Mısır memleketi Büyük Kralı, bütün memleketlerin kahramanı, Mısır memleketi Kralı, Büyük Kral, kahraman Minmua-rea’nın oğlu, Mısır memleketi Kralı, Büyük Kral, kahraman Min-pahirita’rea’nın torunu, Rea-Maşeşta-Mai Amana’nın, Hatti memleketi Kralı, Büyük Kral, Murşili’nin oğlu, Büyük Kral, Hatti memleketi Kralı, kahraman Şuppiluliuma’nın torunu, Büyük Kral, Hatti memleketi Kralı, kahraman Hattuşili’ye söylediği sözlerdir.

Aramızda daima olarak iyi kardeşlik ve iyi sulh kurdum. Mısır memleketi ile Hatti memleketi arasındaki münasebetlerde iyi kardeşliğin ve iyi sulhun tesisi için şunları söylüyorum: İşte, Mısır memleketi ile Hatti memleketi arasındaki münasebete gelince, ezelden beri tanrı onlar arasında düşmanlığa müsaade etmediğinden antlaşma ebedidir. Büyük Kral, Mısır memleketi Kralı, Rea-Maşeşa Mai Amana, güneş ve fırtına tanrılarının münasebeti gibi öyle edebi bir münasebet tesis etti ki, o aralarında daima düşmanlık yapmaya mani olur.

Mısır memleketi Kralı, büyük Kral Rea-Maşeşa Mai Amana gümüş bir tablet üzerine kardeşlik Hatti memleketi Kralı, büyük Kral Hattuşili ile bugünden itibaren aramızda iyi sulh ve iyi bir kardeşlik tesisi için bir muahede yaptı. O benim kardeşimdir, ben de onun kardeşiyim ve onunla daima sulh hâlindeyiz. Bize gelince: Bizim kardeşliğimiz ve sulhumuz evvelce Mısır memleketi arasındaki sulh ve kardeşlikten daha iyi olacaktır.

Bak, Mısır memleketi Kralı, Büyük Kral Rea-Maşeşa Mai Amana Hatti memleketi Kralı, Büyük Kral Hattuşili ile sulh ve kardeşlik hâlindedir.

Bak, Mısır memleketi Kralı Rea-Maşeşa Mai Amana’nın oğulları Hatti memleketi Kralı, Büyük Kral Hattuşili’nin oğulları ile ve kardeşleri ile sulh ve dostluk daimidir. Onlar da bizim gibi kardeş ve sulh hâlindedir.

Mısır memleketiyle Hatti memleketi arasındaki münasebete gelince: Onlarda bizim gibi daima kardeşlik ve sulh hâlindedirler.

Mısır memleketi Kralı, büyük Kral Rea-Maşeşa Mai Amana istikbalde her hangi bir şey almak için Hatti memleketine girmeyecektir. Hatti memleketi Kralı, Büyük Kral Hattuşili de istikbalde herhangi bir şey almak için Mısır memleketine girmeyecektir.

Bak Güneş ve Fırtına tanrılarının Mısır memleketi ile Hatti memleketi için getirmiş oldukları ilahi nizam, onlar arasındaki sulh ve kardeşliktir, düşmanlık değildir.

Bak Mısır memleketi Kralı; Büyük Kral Rea-Maşeşa Mai Amana bugünden itibaren iyi durumu muhafazada sebat edecektir. İşte Mısır memleketi Hatti memleketi ile daimi sulh ve kardeşlik hâlindedir.

Eğer yabancı bir memlekette bir düşman Hatti memleketine gelirse ve Hatti memleketi Kralı, Büyük Kral Hattuşili bana “Ona karşı koymak için bana yardıma gel” diye bir haber gönderirse Mısır memleketi Kralı, Büyük Kral Rea-Maşeşa Mai Amana piyadesini süvarisini gönderecek onu öldürecek, Hatti memleketi için ondan intikam alacak.

Eğer Hatti memleketi Kralı, Büyük Kral Hattuşili tâbi beylerine kızarsa, onlar ona karşı bir kusurda bulunursa Mısır memleketi Kralı Büyük Kral Rea-Maşeşa Mai Amana’ya haber gönderirse Mısır memleketi Kralı piyadesini ve süvarisini ona gönderir. O kimlere kızmışsa onları imha eder.

Eğer dış memleketlerden yabancı bir düşman Mısır Kralı kardeşin Rea-Maşeşa Mai Amana’ya ve Mısır memleketine karşı gelirse ve onun kardeşi Hatti memleketi Kralı Hattuşili’ye “Ona karşı koymak için bana yardıma gel” diye bir haber gönderirse Hatti memleketi Kralı Hattuşili piyadesini, süvarisini gönderecek ve benim düşmanımı öldürecek.

Eğer Mısır Kralı Rea-Maşeşa Mai Amana tâbi beylerden birine kızarsa, onlar ona karşı birleşirlerse ve ben Hatti Kralı kardeşim Hattuşili’ye “Haydi” dersem Hatti memleketi Büyük Kralı Hattuşili piyadelerini ve harp arabalarını gönderecek, o kimlere kızmışsa onların hepsini mahvedecek.

Bak, Hatti memleketi Kralı Hattuşili’nin oğlu babası Hattuşili’nin birçok senelerinden sonra Hattuşili’nin yerine Hatti memleketi Kralı olacak. Eğer Hatti memleketinin asilzadeleri ona karşı birleşirlerse Mısır memleketi Kralı, Büyük Kral Rea-Maşeşa Mai Amana piyadelerini ve harp arabalarını Hatti memleketinin hatırı için onlardan intikam almak üzere gönderecek. Hatti memleketinin Kralının ülkesinde asayişi temin ettikten sonra memleketleri Mısır’a dönecekler.

Eğer bir asilzade Hatti memleketinden kaçarsa böyle bir adam Mısır memleketi Kralı, Büyük Kral Rea Maşeşa Mai Amana’ya iltica ederse vazifesini yerine getirmek için, ister Hatti memleketi Kralı Hattuşili’ye ait olsun, ister ayrı bir şehre ait olsun, onu yakalayacak ve onu Hatti Kralı, Büyük Kral Hattuşili’ye iade edecektir.

Eğer bir asilzade Mısır memleketi Büyük Kralı Rea-Maşeşa Mai Amana’dan kaçarsa ve böyle birisi Hatti memleketine, Hatti memleketi Kralı Büyük Kral Hattuşili’ye gelirse onu yakalayacak, kardeşi Mısır memleketi Kralı Büyük Kral Rea-Maşeşa Mai Amana’ya iade edecektir.

Eğer bir adam veya iki üç adam Hatti memleketinden kaçarsa, Mısır memleketi Kralı, Büyük Kral Rea-Maşeşa Mai Amana’ya gelirse Mısır memleketi Kralı Büyük Kral onları yakalayacak ve kardeşi Hattuşili’ye iade edecek. Mısır Kralı ve Hatti Kralı kardeştirler, bu sebepten onları bu kabahatleri için şiddetle cezalandırmasınlar, onların gözlerinden yaş akmasın, bu şahıslardan karıları ve çocuklarından intikam alınmasın.

Casus Belli [ka:zus beli:], Türkçeye "savaş nedeni" olarak çevrilebilecek Latince bir uluslararası ilişkiler terimi. Bir ülkenin savaşa girme nedenini belirtmek için kullanılır.

* I. Hattuşili’nin yönetim dönemi kullanılan kronolojik sisteme göre değişiklik göstermektedir: Kalibre edilmiş orta kronoloji: ~ 1650-1620; kısa kronoloji: M.Ö. ~ 1560-1550 / ~ 1565-1540 (B. Dinçol 2006, Abb. 1-4).Kuzeybatı yamaçtaki silolarda, Yukarı Şehir´in güneybatısında (silo ve güney havuzlarda) ve Sarıkale’nin batı vadisinde J. Seeher tarafından elde edilen radyokarbon verileri ışığında, Hattuşaş’ın gelişimi için arkeolojik bakış açısıyla kısa kronolojinin (I. Hattuşili ~ 1550) uygulanması mümkün değildir (Schoop –Seeher 2006; Seeher 2006c, d, baskıda). Çünkü bu durumda poternli sur ve Yukarı Şehir´in güney batısındaki havuzlar gibi büyük mimari projeler I. Hattuşili’den önce gerçekleştirilmiş olmalıydı.

** Kronoloji üzerinde süregelen tartışmalar sebebiyle kesin olmamakla birlikte, Mısır topraklarına ayak basar basmaz öldürülen Hitit prensinin yerine Mısır tahtına geçen kişinin Firavun Ay veya Firavun Horemheb olduğu düşünülmektedir.


Diğer Haberler Tümü



E-Bülten Kayıt

Okulumuz hakkındaki yeniliklerden haberdar olmak için e-posta adresinizi bırakın.

Onay vermeden bu işlemi gerçekleştiremezsiniz
Kapadokya Üniversitesi veri sorumlusu sıfatıyla, verdiğiniz kişisel verilerin gizliliğini 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanununa (KVKK) uygun olarak ve büyük bir hassasiyetle koruyacaktır. Kişisel verileriniz, KVKK’ya uygun olarak işlenecek, sizleri Kapadokya Üniversitesi hakkındaki gelişmelerden e-posta veya telefon yoluyla haberdar etmek için kullanılacaktır. Detaylı bilgi için tıklayınız