Doğuştan gelen yeteneklerimiz bizi biz yapan özel becerilerimizdir.

Doğru mesleği seçmek için kendimize sormamız gereken ilk sorular “Ben kimim?”  “Nasıl bir insanım?”  olmalıdır, “Hayatımın geri kalanında ne yapacağım?” sorusu değil…

Çocukların kişiliklerinin doğuştan geldiğini fark etmişsinizdir. İlk bir iki ayda bile bebekler kendilerine özgü bir kişilik gösterirler. Küçük çocukların karakterleri, eğilimleri, bir şeyi sevip sevmedikleri daha o yaştan kendilerini belli eder ve az biraz değişse de yetişkinliğe kadar devam eder. Aynı çatı altında büyüyen ve aynı ana babadan gelen kardeşler bile birbirlerine benzemezler.

Doğuştan gelen yeteneklerimiz bizi biz yapan özel becerilerimizdir.  Bunlar gerçek benliğimizin tohumlarıdır… Büyüdüğümüzde gerçek benliğimiz, ailemiz, arkadaşlarımız, öğretmenlerimiz ve medyanın, kısacası tüm toplumun üzerimizdeki etkileri ve beklentileri altında ezilir ve bir kalıba sokulur. Hayatımıza dair kararlarımızı, içimizden gelen çağrıya kulak vermeden, çevremizden onay görmek ve prestij kazanmak için vermeye çalışırız. İç sesimizi dinlemez olur öğretmenlerimizin, ailemizin veya diğer büyüklerimizin bize dikte ettiklerini doğru kabul edip, hevesle büyük adamların sözlerini tekrar ederiz.

ANCAK, doğru olan, insanın kendi iç çağrısına kulak verip kendisi için doğru mesleği bulmasıdır.  Bunun yolu da kişinin kendisini iyi tanımasından geçer…

“Meslek Seçimi” ne İlişkin Yanlış / Doğru İnanışlar

Yanlış Doğru
Herkes için tek bir doğru meslek vardır.
Birçok insan iş seçimi yaparken büyük stres altında kalır çünkü yüzlerce, binlerce iş arasından en mükemmel olanı seçmeleri gerektiğini düşündükleri için yanlış tercih yapmaktan korkarlar.
Herkes için birden fazla doğru meslek vardır.
İyi meslek elit insanların yaptığı çok özel ya da üst seviye iş demektir. Doktorluk, yazarlık, sanatçılık, oyunculuk, müzisyenlik… Saydığımız bu meslekler çocukken hayalini kurduğumuz, nedense yapılabilecek en iyi işler olduğunu düşündüğümüz mesleklerdir. Mesleğin iyisi kötüsü diye bir şey yoktur.
Her “iş” birileri için “doğru meslek”tir.
Farklı meslek mensupları üzerinde yapılan araştırmalar, tüm meslek gruplarının içerisinde işini üç farklı şekilde algılayan kişiler bulunduğunu göstermektedir:
(1) Zorunluluk,
(2) Kariyer fırsatı,
(3) Hayatlarının işi,
Doktorların üçte birinin yaptıkları işi “zorunluluk” olarak gördüklerini söylemeden geçmeyelim.

Doğru mesleği bulmak için, yapmayı sevdiğiniz, tutkunu olduğunuz ya da tam bana göre dediğiniz şeyler arasındaki “ortak noktaları” bulmanız büyük önem taşır. Bu ortak noktalar sizin güçlü yönlerinizdir…

“Work Reimagined: Uncover Your Calling” isimli kitabın yazarları Leider ve Shapiro, eserlerinde insanlarda bulunması muhtemel “güçlü yönleri” bir başka deyişle becerileri aşağıdaki şekilde örneklendirmişler:

  • Bir şeyler üretme
  • Bozuk olan şeyleri tamir etme
  • Araştırma yapma
  • İnsanlarla ilişki kurma (networking)
  • Diyalog kurma
  • Yaraları iyileştirme
  • İkna etme
  • Organizasyon yapma
  • Satış yapma
  • Rakamlarla arası iyi olma
  • Anlaşmazlıkları çözme
  • Başkalarına bilgi verme
  • Optimizasyon yapma
  • Anlaşma yapma
  • Yeni şeyler başlatma
  • Tasarım yapma
  • Büyük resmi görme
  • Yazma
  • Problem çözme
  • Motivasyon kazandırma

ve daha fazlası…

Kendinizi yukarıdakilerden hangilerine daha yakın hissediyorsunuz?

Güçlü yönlerinize odaklanabilirseniz, bunları işinizin merkezine oturtabilirseniz kendinizi mutlu hissedersiniz; her şey yerli yerine oturur. Dünyanın geri kalanıyla uyum içinde olduğunuzun ve aslında hep bu tür şeylerle uğraşmak istediğinizin farkına varırsınız.

Amerika’da yıllık doğum hızında büyük artış görülen 1946 ile 1964 yılları arasında doğan kuşağa “baby boomer” kuşağı deniyor (İkinci dünya savaşı sonrası doğanlar…) Bu kuşak, yaşam süreleri boyunca ortalama 11 defa iş değiştirmiş; şüphesiz bu sayı günümüz nesilleri için artacak. ANCAK, yaptığımız işler değişse de, güçlü yönleriniz değişmez ve yaptığınız işlerde size fayda sağlamaya devam eder. Güçlü yönlerinizi iyi bilirseniz, iş değiştirirken kaybolmazsınız.